Ermeni tasarısı sonrası Türkiye’ye gelen Amerika milletvekillerinin önerisi: Siz de etkinliğinizi arttırın

Hafta sonunda, İstanbul’daki Bahçeşehir Üniversitesi’nde dar kapsamlı özel bir toplantıya konuklarından biri olarak katıldık.
Toplantıda…
Amerika Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde 1 oy farkla kabul edilen Ermeni Tasarısı sonrası Türkiye’ye gelen ilk Amerika resmi heyeti olarak Temsilciler Meclisi Üyesi olan milletvekilleri Cumhuriyetçi Parti’den Ed Whitfield ile Demokrat Parti’den James P. Moran ve Donna Edwards vardı.
Ayrıca…
Kısa adı TCA olan Türk-Amerikan Koalisyonu Başkanı Lincoln McCurdy ile TCA Başkan Yardımcısı Başak Kızıldemir, milletvekili danışmanları David Stewart ve Warren Tryon da bulundu.
Katılımın sınırlı tutulduğu toplantıda Türk konuklar olarak Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, Emekli Büyükelçi Ercan Özer, Gazeteci Sami Kohen, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aziz Can Tuncay, Prof. Dr. Yılmaz Esmer, Doç. Dr. Deniz Tansi, Merkez Sağ Hareketi Akademik Çalışma Grupları Genel Koordinatörü Şehnaz Kart ve biz yer aldık.
Heyeti bir gün önce Ankara’da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmenin ardından gerçekleşen ve Bahçeşehir Üniversitesi Amerikan Araştırmaları Merkezi Başkanı Burak Küntay’ın yönettiği bu toplantıda ağırlıklı olarak Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilen Ermeni soykırımı tasarısı kararı ele alındı.
Bu konuda ilk konuşmayı Temsilciler Meclisi Üyesi milletvekili Ed Whitfield yaptı.
Söz konusu, birlikte olduğu 3 milletvekilinin de desteklemediğini kaydeden Whitfield, kendilerinin komitede olmadıklarını da vurguladıktan sonra şunu söyledi:
“Amerikan Kongresi’nde olanların çoğunun Türkiye’de olup bitenden haberi yok. Buralardaki bölünmüş bölgelerden haberleri olmadığından da eminim. Onların bu konuya yaklaşımı tamamen siyasi mesele.”
Şunu vurguladı:
“Ermeni topluluğu Amerika’da iyi örgütlenmiş bir grup. Partilere destek veriyorlar, Kongre’de kişi olarak varlığa sahipler. Türkler ise daha yeni yeni örgütleniyorlar.”
Şunu anımsattı:
“Obama da seçim kampanyasındaki konuşmasında soykırım tasarısını desteklediğini söylemesine karşın, başkan olduktan sonra değerlendirmesini değiştirdi. Şimdi de karşı çıkacağından eminim. Herkesin merak ettiği konuşmasında Türk halkı için tehdit olan soykırım kelimesini kullanmayacağından da eminim.”
Ardından…
Konuk milletvekili James P. Moran söz aldı ve izlenimlerini paylaştı:
“Amerika’da politik kararların çoğunluğu iç politika tarafından belirleniyor. Bu tasarı da iç politikanın bir yansıması. Üyeler kendi iç dünyalarında neyin adil olduğuna karar verirken seçmenlerini de dinleyip ona göre kararlarını belirliyorlar.”
Aynı vurgulamayı tekrarladı:
“Amerika’da Türklerin 10 katı Ermeni nüfus var. Üstelik Ermeniler bu kararı saplantı haline getirmişler. 1. Dünya Savaşı’nda gelenler bu konuda tutucular ve vazgeçmiyorlar. Gençler ise anne-babalarını önemsedikleri için kararı destekliyorlar.”
Bu sözlerinin sonrasında, tasarının Temsilciler Meclisi’nde yasalaşmayacağına inandığını aktardıktan sonra şu tespiti yaptı:
“Ermenistan’ın hiçbir jeopolitik rolü yok. Onun için, öncelikle Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkilerini geliştirmesi lazım ki sürdürülebilir ekonomik gelişimini sağlasın.”
Özel bir mesaj verdi:
“Türkiye’nin yönetiminin başarılı olmasında çok büyük beklentilerimiz var. Irak’ta, Afganistan’da bize tavsiyelerine ihtiyacımız var. İran için de çok önemli. Eğer başarılı olmak istiyorsak, İran halkının 21. yüzyılın global ekonomisine katılmasını istiyorsak Türkiye’nin bizim için yapacağı çok şey var.”
Sözü…
Heyetteki tek kadın milletvekili olan Donna Edward aldı. Aynı zamanda zenci bir milletvekili olan Edward’ın sözleri şöyleydi:
“Tasarı kabul edildiğinde Türkiye kamuoyunda yüksek sesle eleştirildi. Ama Kongre üyelerinin çoğu bu karara ilgi bile göstermediler.”
Yaklaşımı şöyle oldu:
“Türkiye çok önemli bir köprü görevi görüyor. Özel ortaklık ve farklı işbirliği çerçevesinde bizim için önemli. Türkiye’nin oynadığı role önem veriyoruz. Afganistan, Pakistan, Irak konularındaki görüşlerini önemsiyoruz. Sayın Dışişleri Bakanı ile yaptığımız görüşmede, Türkiye’nin Sudan’da Darfur olaylarıyla ilgili yaptıklarını öğrendim ve çok sevindim.”
Sonrasında…
Kısa adı TCA olan Türk-Amerikan Koalisyonu Başkanı olarak heyete ve toplantıya katılan, Lincoln McCurdy değerlendirmeler yaptı.
Sözlerine…
“Ben Türk-Amerikan ilişkileri konusunda iyimserim” diyerek başlayan McCurdy, ilk kez 1974 yılında Türkiye’ye geldiğini, 1984’te taşınıp bir süre yaşadığını anlattı ve “Her seferinde Türkiye’yi daha gelişmiş olarak buluyorum. 90’larda Türkiye çok farklıydı, şimdi daha da farklı” dedi.
Farklılığı da…
“Ekonomik refah, gençlik, istikrarlı siyaset ortamına” bağladıktan sonra şunu anımsattı:
“5-6 yıl önce bu konu Temsilciler Meclisi’ne ilk geldiğinde komitede 30 oy farkla kabul edildi. Geçen sefer 5-6 oyla kabul edildi. Şimdi 1 oy farka indi. Bu da Türk-Amerikan toplumu tarafından sağlandı.”
Kararın alınış sürecini ise, “Kongre üyeleri seçmenlerine kulak verdiler” diyerek tanımladı.
Değerlendirmelerinin ardından çok ciddi bir uyarıyı dile getirdi:
“1915’in yüzüncü yıldönümünde, yani 2015’te Ermeni topluluğu çok ciddi bir şey yapmak istiyor. O nedenle 2015’ten önce bir şey yapmaya kararlılar.”
Bu girişimler öncesi Türkiye’ye yol gösterdi:
“Konu her gündeme geldiğinde Türkler hep savunma durumunda oluyorlar. Oysa kendinizi savunmak zorunda değilsiniz. Siz de atak olabilirsiniz.”
Bir önemli nokta da şu:
“Amerika’daki Türkler aktif topluluk olsaydı Amerikan politikası belke daha başka olabilirdi. Örneğin biz Amerikalılar bölge konusunda cahiliz. Daha farklı kararlar bu sayede alınabilirdi.”
••••••••••
Kamuoyunda büyük tepkilere yol açan Ermeni tasarısı kararı sonrasında Türkiye’ye gelen ilk Amerika Birleşik Devletleri milletvekilleriyle gerçekleştirilen toplantıda, konuk milletvekillerinden sonra Türk parlamentosundan bir milletvekili olarak MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır söz aldı.
Söze de…
“Kongre üyelerinin çoğunluğunun sağduyulu kişiler olduklarına inanıyorum” diyerek başladı ve şunu söyledi:
“Biz de seçmenlerimizin beklentileri doğrultusunda karar veriyoruz. Çünkü bu her yerde böyle. Ama biz burada Amerika’daki Kongre üyelerinin geleceğe nasıl baktıklarını bilmeye ihtiyaç duyuyoruz.”
Beklentisini de çok net ifadelerle ortaya koydu:
“Yeni küresel güç adaylarının, Avrasya coğrafyasının kaptan köşkündeki Türkiye’nin değerine ve önemine Amerikalı dostlar ne kadar önem veriyorlar bilmek istiyoruz.”
Toplantıda söz alan Türk akademisyenler ise genel olarak “Kimsenin tarihi değiştiremeyeceğini, 1915 olaylarının artık geride kalmasını ve Türk-Amerikan ilişkilerini etkileyecek girişimlere prim verilmemesini” istediler.
Ardından Amerikalı milletvekilleri ikinci turda görüşlerini dile getirdiler.
Bu bölümde…
Ed Whitfield şunu söyledi:
“Amerika Birleşik Devletleri her şeyin en iyisini biz biliriz, dünya lideriyiz, herkes bizi dinleyecek tavrını takındı. Bu doğru değil.”
Dahası…
Çok ilgi çekici bir söylemde bulundu:
“Türk dostlarla yaptığımız görüşmede bize şu söyleniyor: Amerika’nın, Türkiye’yi yoldan çıkaran, yanlış yola götüren bir siyasi partiyi desteklediği inanışı var.”
Ardından…
Demokrat Milletvekili Donna Edwards şunu söyledi:
“Türkiye Amerika’dan geçmişine önem vermesini istiyor. Amerika da Türkiye’den tarihinden ders almasını istiyor. Meselenin özüne bakmak çok önemli. Yeni bir strateji düşünmek lazım.”
Şöyle devam etti:
“Tarih bir oyla değişmez. Tarih neyse odur. Maalesef meselenin özüne inemedik. Benim seçim bölgemde Türk toplumu yeni yeni örgütlenmeye başladı.”
İkinci turun ikinci konuşmasını yine bir Demokrat Milletvekili olan James P. Moran yaptı. Üstelik, konuşmasına sarsıcı bir noktadan girdi:
“Ben burada Ermeni tasarısının etkilerini görünce hayal kırıklığına uğradım. Atatürk eğer hayatta olsaydı böyle bir durumda acaba nasıl yapardı? Örneğin çıkar ‘Çok pişmanız, zorunlu göçe tabi olanların da çoğu masumdu’ der miydi acaba?”
Sözlerini şöyle sürdürdü:
“1. Dünya Savaşı’nda insanlığa karşı yapılan soykırımdı. Mesela Gelibolu’da savaşan o askerler birbirlerinden nefret etmiyordu ki. Ama kralların kararıyla savaş çıktı.Fakat milyonlarca insanın hayatına maloldu. Ben inanıyorum ki Atatürk ‘Artık bütün bunlar geride kaldı’ derdi. Türkiye-Ermeni ilişkilerini geliştirmek gerektiğini söylerdi.”
Bu sözler üzerine…
Toplantıyı yöneten Bahçeşehir Üniversitesi Amerikan Araştırmaları Merkezi Başkanı Burak Küntay hemen  itiraz etti ve şunları söyledi:
“Amerikalılar ne kadar üzülüyorsa, biz de o kadar üzülüyoruz. Bu konuların gerçekten artık geride kalması lazım. Bakın İspanyol soykırımı geride kaldı ve artık gündeme getiren yok. Kızılderili soykırımını gündeme getiren de yok.  Tescil edilen Nazi soykırımı da öyle.”
Sözü şuraya getirdi:
“Atatürk hayatta olsaydı ne yapardı sorusuna gelince… Bana göre Atatürk hayatta olsaydı, bir kere son 30 yıldaki tüm hükümetleri kutlardı. Neye biliyor musunuz? Hem müttefikimiz, hem dostumuz olan bir ülke tarafından Türklere iki yılda bir katil damgası vurulmasına karşın iyi direndikleri için kutlardı. Evet bu konu artık geride kalmalı ama iki yılda bir gündeme getiren Amerika, o nedenle sizler gerçekten geride bırakmalısınız.”
Sonrasında…
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır önemli bir soruyu gündeme taşıdı:
“Güçlü bir Türkiye’ye mi ihtiyaç var, yoksa bölgesel ve tarihten gelen sorunlarıyla boğuşan Türkiye’ye mi ihtiyaç var. Bu sorunun cevabının verildiği kanaatinde değiliz. Verilseydi, müttefikimiz Amerika PKK terörü için daha başka şeyler yapardı. Amerikalı dostlarımızdan, Türkiye’yi sıkıntıya sokan bu konuyu ortadan kaldırmalarını beklemez hakkımız.”
Son sözü Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel aldı ve şunu önerdi:
“Amerika’da çok güçlü ve önemli üniversiteler var. Örneğin Harward bu Ermeni meselesi konusunda bir araştırma yapsın, ortaya ne çıkıyorsa kabul etmeye hazırım. Amerika bunu neden yapmıyor?”