Açılım beklentileri karşılamadı, Kürt sorunu siyasallaşmayı beceremedi, PKK terörü boyut değiştirdi

Aslında… Terörle mücadele eden Türkiye’nin karşısına başka bir boyut olarak çıkan, ancak İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren gemilere yaptığı kanlı operasyonun gölgesinde kalan bir olay var:
İskenderun’da, Deniz Kuvvetleri’ne ait bir karargaha uzaktar roketatarla yapılan saldırı.
Gerçi…
PKK terörü Güneydoğu’da, özellikle de Şemdinli-Dağlıca-Çukurca hattında zaman zaman karakol baskınları ile çatışmalara giriyordu ama İskenderun’daki saldırı karargaha yönelik olması nedeniyle dikkat çekiciydi.
Dahası…
İsrail’in korsanlar gibi gemilere saldırmasından birkaç saat önce yaşandığı için de kafalarda değişik soru işaretlerine yol açtı.
Terör saldırılarının boyut değiştirdiği İskenderun olayıyla ilgili gelişmeleri izlerken, Bursalılar’ın yakından tanıdığı bir isim olan Taha Gergerlioğlu’nun üç hafta önce Belediye gazetesinde yayınlanan yazısını anımsadık.
Yazıyı okuduğumuzda görüşmüştük…
Çok önemli ve uyarıcı bulmakla birlikte, o gün için toplumu tedirgin etmemek amacıyla yayınlandığı gün alıntı yapmamıştık. Ama İskenderun olayı toplumun da dikkatli olması gerektiğinin mesajını veriyor.
Kaldı ki…
Bugünkü gazetelerde BDP milletvekili Emine Ayna’nın bu olayla ilgili yaptığı “Terör o bölgede kalacağa benzemiyor” şeklindeki açıklaması var.
Tüm bunlar bir araya gelince, Taha Gergerlioğlu’nun 3 hafta önce kaleme aldığı yazıyı bugün aktarmakta yarar gördük.
“PKK’nın yeni stratejisi” başlıklı yazısında Gergerlioğlu, son günlerdeki çatışmaları kast ederek “Kürt sorununda yine başa döndük” diyor ve önce durum tespiti yapıyor:
“PKK, 90’lardaki gibi baharla birlikte saldırılarına hız verdi. Baskın ve çatışmalar gazete ve televizyon haberlerinin yine ilk sırasında. Her gün bir şehre, ilçeye, köye bayrağa sarılı asker cenazeleri gidiyor.
Ana babaların feryatları da tanıdık.
Eşin, dostun, komşunun, akrabanın, milletin toplandığı ‘terörü lanetleme’ mitingleri de… Ankara’daki görüntüler de değişmedi. Siyasilerle askerler bölgeden gelen ‘acı haberler’ etrafında birleşti, yine o eski bildik hamasetle durumu idare etmeye çalışıyorlar. Oysa açılım süreciyle birlikte çok umutlanmıştık. Kürt sorunu iyi kötü çatışma, kan ve ölüm ekseninden çıkarılıp akıl ve müzakere yoluyla hal yoluna konulacaktı. Silahlar susacak, siyaset konuşacaktı.
Ama olmadı… Yeniden başa döndük.”

Ardından…
“Hangi akıl geçmişin kanlı günlerini demokratik çözüm olasılığına tercih eder, anlamakta zorlanıyorum” dedikten sonra, “Ne oldu da tekrar başa döndük?” sorusuna cevap arıyor:
“Önce PKK tarafındaki gelişmelere bakalım. Açılımın beklentilerini karşılamadığını öne süren örgüt strateji değişikliğine gitti.
Şiddeti, ‘orta yoğunlukta’ bir çatışmaya dönüştürme kararı aldı (90’lı yıllardaki çatışmaları Genelkurmay, ‘düşük yoğunluklu’ olarak tarif ediyordu).”

Sonra…
Terörün bundan sonraki orta yoğunluklu çatışma hedefi doğrultusunda PKK’nın yeni hedefleriyle ilgili öngörülerde bulunuyor:
“Çatışmalar bölgeyle sınırlı kalmayacak. Tokat, Giresun ve Samsun’daki saldırılarda olduğu gibi çatışmalar Karadeniz’e taşınacak.
Kamuya ait tüm kurumlar hedef listesinde. Barajlar, şantiyeler, okullar, ekonomik kuruluşlar; hayatı tümüyle felç edecek eylemler geliştirilecek.
Güneydoğu’daki bazı kentlerde ayaklanma (serhildan) girişimi yapılacak. En tehlikelisi de bunun ‘silahlı’ olmasının öngörülmesi.”
Devamı şöyle:
“Büyük şehirlerde mobilize hale getirilecek gençlik grupları, korsan gösterilerle kaos yaratacak. Tatil yöreleri de hedefler arasında.
Doğu illerinde asker veya polis kaçırma gibi eylemlere yönelecek. Örgüt, şiddetin dozunu 90’lı yılları ikiye katlayacak seviyeye tırmandıracak.”

Tüm bunların sonucunda çarpıcı bir analiz yapıyor:
“Siyasallaşma becerisi gösteremeyen PKK, Kürt isyanına geri döndü. Ama tekrar isyana dönüşün zamanlaması kendisinden de önemli.
Bu stratejinin esas amacı seçimlere kadar AKP’yi zayıflatmak, yıpratmak ve sandıkta yenilgiye uğratmak.”

Yazıda…
Taha Gergerlioğlu gelişmeleri yorumlarken, PKK’nın aldığı bu kararı “AK Parti hükümetinin geçmişin bir takım izlerini silmeye ve bölgeye yönelik olayların hesaplarını sormaya başladığı bir sürece rastlaması nedeniyle derin güçlerin kaos ve hükümeti bitirme senaryolarıyla eşgüdümlü hareket” olarak görüyor ve değerlendiriyor.
Bütün bunlar…
Terör açısından sıkıntılı bir döneme girdiğimizi, ama perde arkasında başka başka hesapların büyüdüğünü gösteriyor.