Beklenen şuydu… AK Parti kurultayını Mayıs 2018’de yaptıktan sonra, erken seçim hesaplarını gündemine alacaktı. Çünkü, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimden 7 ay sonra, 3 Kasım günü cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimi iktidar partisi açısından risk oluşturabilecek özellikteydi.
Nitekim…
Siyasette 2018 sonbaharında erken seçim beklentisinin arttığı süreçlerde gündeme 15 Temmuz 2018’de seçim söylentisi de girdi.
İddiayı ortaya atanlar, halkın destan yazıp demokrasiye sahip çıktığı 15 Temmuz 2016 darbe girişimi yıldönümünde yapılacak seçimin siyasi atmosfer olarak seçmeni etkileyeceği düşüncesindeydiler.
Ne var ki…
AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal, gündemdeki siyasi gelişmeler ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ifadelerine karşılık verirken, önümüzdeki sürece ilişkin siyasi strateji açısından önem taşıyan bir kararı da açıkladı.
Dedi ki:
“Büyük kongremizi 12 Eylül 2018’de yapmayı planlıyoruz.”
Bu tarihi ilginç kılan nedenlerin başında, 12 Eylül’ün çarşamba gününe rastlaması geliyor. Oysa siyasi partiler kurultaylarını genellikle hafta sonları, cumartesi ve pazar günleri yaparlar.
O bakımdan…
Ünal tarihin değişebileceğini söylese de, hafta içi kurultay siyaset için de özel bir deneme olacak.
İkincisi…
Kurultayın eylül ayında, üstelik 12 Eylül 1980 darbesinin yıldönümünde yapılması halinde, seçimi erkene çekme olasılığı ortadan kalkıyor. Açıklamayı siyasi strateji açısından önemli kılan da bu.
Anlaşılan o ki…
Herkesin siyaseti en iyi okuyan ve en iyi siyaset kuran olarak kabul ettiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 Kasım 2018’de yapılacağı anayasa maddesi olarak açıklanan cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerinde yüzde 50 artı 1 oyu garanti etmek istiyor.
Zaten…
Seçimin ne kadar kritik olduğunu bildiği için de tepeden tırnağa değişim yaparak kendisinin ve AK Parti’nin önünü açmaya çalışıyor.
Oysa…
Yakın zaman öncesine kadar, yerel seçimden sonra yapılacak cumhurbaşkanı ve milletvekili seçiminin risk olacağı görüşü vardı. Böyle bir riskin de belediyelerdeki radikal değişimle ortadan kaldırılmak istendiği anlaşılıyor.