Film şeridi gibi akıp giden anılar… Ah be Oktay, ne acelen vardı da bu kadar erken çekip gittin?

OKTAY KAYALAR

Oktay Kayalar’ı ilk tanıdığımızda ortaokul ya da lise öğrencisiydi. Zekai Gümüşdiş’in Bursa Valisi olduğu dönem Özel Kalem Müdürlüğü’nü yapan Musli Kayalar’ın oğluydu.
Sonra…
Siyah-beyaz Doğru Hakimiyet’in tam ofset Hakimiyet’e dönüşmesi sırasında teknik serviste çalışmaya başladı. İlgili ve kendini geliştirmeye açıktı.
Gece kendi işlerini toparladığında polis telsizlerini dinler, Yazı İşleri’ne yardımcı olurdu. Gün geldi, gece muhabiri yerine Oktay’a bir fotoğraf makinesi bıraktık ve iki işi birden yapmaya başladı.
Çektiği ilk fotoğrafların filmine birlikte baktık, daktilonun başına ilk geçtiğinde ilk haberini birlikte hazırladık. Gazete sayfasında gördüğü ilk Oktay Kayalar imzasını atmak da bize nasip oldu.
Sonra…
Oktay’la yollarımız Olay’da kesişti. Baba mesleği polislere yakın olmayı seviyordu ve bu da onu çok başarılı bir polis muhabiri yaptı. Oktay’dan habersiz Bursa Emniyet Müdürlüğü’nde kuş bile uçmadı.
Gelin görün ki…
En verimli döneminde Oktay aramızdan uçtu gitti.
Kanser olduğunu öğrendiğinde bile bozulmayan neşesi, bitmeyen umudu hepimizin umuduydu aslında. Daha 2 hafta önce gazeteye ziyarete geldiğinde “Ben iyiyim, yırttım bu işten” diyordu.
Onu sevmeyene rastlamadık.
Olay’ın önünde vedalaşırken her şey film şeridi gibi gözümüzün önünden geldi geçti, hıçkırıklar boğazımıza dizildi.
Ah be Oktay…
Sen ki kimseyi üzmezdin… Hiç olmadı böyle…